DAGCILIK/Mersin-Bolkar Dagları/Nigde-Aladaglar

Yazar tarih Eki 5th, 2008

Mersin-Bolkar Dağları

Alp dağlarının Türkiye’ deki kanadını oluşturan Bolkar dağları, güneybatıda Reşadiye’ den başlayıp Anadolu’nun güney kıyılarına paralel olarak uzandıktan sonra, doğuda İran’ın Zağanos Dağlarına bağlanır.

Bolkar dağlarında 3000 metreyi aşan bir çok zirve bulunuyor. Bunlardan Medetsiz (3524 m.) aralarında en yüksek olanıdır. Meydan ise Bolkar dağlarını görmek isteyenler için çok iyi bir kamp noktasıdır. Meydan’a yaklaşık 45 dakika uzaklıkta, güney batıda bulunan Karagöl (2650 m.) çok güzel bir kamp noktasıdır ve buraya Haziran ayında gidilirse gölü sarı ağırlıklı çiçeklerin kuşattığı görülür. Ayrıca kökleri Orta Asya’ya uzanan Yörüklerin arasında, binlerce yıldır bozulmamış geçmişe de yolculuk yapmanız mümkündür.

Yükseklik 3524 m.
Konumu Orta Toros dağlarının Niğde-Mersin İlleri arasında kalan uzantısıdır.
Tırmanış Zamanı Yaz tırmanışları için en uygun zaman 15 Mayıs-15 Ağustos tarihleri arası, Kış tırmanışları için en uygun zaman Aralık sonu, Ocak başı ile Şubat sonu, Mart başıdır.
Özellikleri Kalker kayalardan oluşan kıvrımlardan yaz mevsiminde yer yer kalıcı karlarla kaplıdır. Değişik türde orman örtüleri, dağ çayırları ve bitki topluluklarına sahiptir.
Ulaşım En yüksek doruk olan Medeksiz doruğuna ulaşmak için Ankara-Adana karayolundan Ulukışla-Çiftehan ve Pozantı-Çamalan alınır.

Tırmanışlar

Medeksiz doruğuna tırmanış için Çiftehan üzerinden Maden köyüne gidilir. Yaz aylarında Maden köyünden sonra Meydan Yaylasına kadar arazili arabalarla gidilebilir. Burası aynı zamanda kamp yeridir. Çamalan üzerinden hareket edilmesi halinde Elmalıpınarı’na otomobil ile ulaşılır. Buradan başlatılacak gezi ve tırmanışlar için her dağcı kendine göre bir çıkış yolu seçebilir
 

 

Niğde-Aladağlar 

Kayseri – Niğde – Adana illeri arasında bulunan Aladağlar, bitki örtüsü ve hayvan çeşitleri bakımından zengin bir çeşitliliğe sahiptir, bu nedenle dağın 54.524 hektarlık bir bölümü 1995 yılında Milli park ilan edilmiştir.

Aladağlarda tırmanışlar için 3700 metre üzerinde üç doruk, 3000 metrenin üzerinde çok sayıda doruk olan dağ içinde bir çok gölün bulunduğu genişçe bir kazanı andırır. İlk baharda eriyen karlardan dolayı bir çok göl oluşur ama kurak yaz mevsiminde bir çok göl buharlaşıp yok olur. Sadece yer altı suyu ile beslenen bir kaç göl kalır.

Yükseklik 3756 m.
Konumu Niğde il sınırları içinde devam eden Toros dağ kıvrımlarının (Orta Toroslar) en yüksek doruklarıdır.
Tırmanış Zamanı En uygun zaman Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül ayları
Özellikleri Kalker kayalardan oluşmaktadır. Emli ve Barasama vadileri dışında ormanlık alan görülmez, Alpin bitki toplulukları gelişmiştir.
Ulaşım ve Konaklama Aladağlara ulaşım için üç ana yol bulunmaktadır.
Batı Yönünden: Niğde’den araçla 1,5 saatte Çukurbağ veya Demirkazık köyüne gidilir. Bu köyde her tür otel hizmeti veren bir dağ evi vardır.

Güney Yönünden: Adana’dan Karsantıya buradan da Acıman veya Trak yaylarına gidilir.

Kuzey-Kuzeydoğu Yönünden: Kayseri’den Yahyalıya buradan da Barazama veya Büyük Çakır (Şelale) köylerine gidilir.

Tırmanışlar

Malzemeler Normal Kamp Malzemeleri, İp, Emniyet Malzemeleri (Karabin, Sikke, Perlon Bant vb), -Kişisel Gereçler
Demirkazık Tırmanışı Aladağların en yüksek zirvesi olan Demirkazık (3756 m.) tırmanışı için Çukurbağ köyünden yaya olarak 1,5 saat uzaklıktaki Sokulupınar kamp yeri olarak seçilir. Kamp yerinden doruğa tırmanış ve dönüş normal olarak 10-12 saat sürer. Aladağlara çok sayıda tırmanış yapacaklar Yedigöller Vadisini kamp yeri olarak seçmelidirler. Çukurbağ köyü-Yedigöller yaya 10-12 saattir. Yedigöllerden Emler Zirvesi, (3723 m) Kızılkaya (3723 m), Direktaş (3470 m) doruklarına çeşitli çıkış yollarından ulaşılır. Demirkazık Köyünde Özel İdarece yaptırılmış bulunan 100 yataklı yeni ve modern bir Dağ Evi bulunmaktadır. Burada yemek ve duş imkanı olduğu gibi, bir kütüphanesi ve dinlenme salonları da mevcuttur. Dağ evinden hareket edilerek Demirkazık ve Küçük Demirkazık (3425 m) zirvelerine tırmanmak mümkündür.
Ayrıca Çukurbağ köyünden hareketle 1,5-2 saatlik bir yürüyüş sonunda Emli vadisine varılır. Buradan da Kaldı (3734 m), Güzeller (3461 m) ve Alaca (3588 m) zirvelerine tırmanmak mümkündür.

DAGCILIK -AGRI DAGI

Yazar tarih Eki 5th, 2008

 

Ağrı – Ağrı Dağı

Türkiye’nin en büyük dağı olan Ağrı Dağı jeolojik konumu ve Büyük Tufandan sonra Nuh’un gemisine ev sahipliği yapması dolayısıyla efsanevi özelliği olan bir dağdır. Kutsal kitaplarda da adı geçen Ağrı Dağının farklı dillerde bir çok ismi vardır. Başlıcaları, Ararat, Kuh – i Nuh, Cebel ül Haristir.

Marco Polonun hiç bir zaman çıkılamayacak dediği Dağa ilk tırmanışı, kayıtlara göre 9 Ekim 1829 yılında Prof. Frederik Von Parat tarafından gerçekleştirildi. İkinci kış tırmanışı ise ilk tırmanıştan çok sonra 21 Şubat 1970′ de Dağcılık Federasyonu eski başkanlarından Dr. Bozkurt Ergör tarafından gerçekleştirildi. 1980′li yıllarda binlerce dağcı Ağrı Dağını ziyaret etti. Ağrıya tırmanışa 1990 yılında yasaklandı.1998 de Dağcılık Federasyonunun bir grup dağcıya izin vermesiyle bu yasak kaldırıldı.

Yükseklik 5165 m.
Konumu Doğu Anadolu’da İran sınırları yakınında yükselir. (Aras-Murat Nehirleri arası)
Tırmanış Zamanı Tırmanışlar İçin En Uygun Zaman Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarıdır. Kış tırmanışları zorlu ancak zevklidir.
Özellikleri Ağrı dağı(5165 m.), Anadolu Yarımadası ve Avrupa’nın en yüksek doruğudur. 4000 metreye kadar bazalt daha sonra sonraki yükseklikte andezit lavlarından oluşarak volkanik bir dağ özellikleri gösterir. Dağın doruğunda bir örtü buzulu vardır. Doğu yüzünde Serdarbulak yaylası ve 3896 m. yükseklikteki Küçük Ağrı Dağı yer alır. Ağrı dağı yüksekliği, buzulları, insanları, değişik yapısal görünümleri, kar sınırına kadar kaplı otlukları ve dağ çayırları ile ilginç ve çekici bir görünüme sahiptir.
Ulaşım ve Konaklama Trabzon-Erzurum-Tahran Uluslararası kara yolları Ağrı eteklerini dolanarak İran’a uzanır. Ankara-Erzurum arasında düzenli olarak hava, demir ve karayolu bağlantısı mevcuttur.
Dağa en yakın merkez Doğubeyazıt’tır. Buraya Ağrı ve Erzurum’dan ulaşmak mümkündür. Kent ve çevresinde konaklama ve lokanta tesisleri vardır.

Tırmanışlar

Malzemeler Krampon, İp (11 mm), Buz Kazması, Emniyet Malzemeleri (Perlon, Buz Burgusu vb)
Yaz çıkışlarında (-5, -10 ºC’ye) dayanaklı uyku tulumu, anorak, rüzgarlık, diğer kamp malzemeleri ile gerekli ihtiyaçlar, Dağcıların çıkışları izne tabi olan Ağrı ve Küçük Ağrı dağlarına tırmanışlarında şu noktalarından hareket etmeleri zorunludur.
* Ağrı dağına çıkışlar Doğubeyazıt – Topçatan köyü – Eli Çiftliği güzergahından olmak şartıyla yalnızca dağın Doğubeyazıt sınırları içinde kalan cephesinden yapılmaktadır.

* Küçük Ağrı Dağına ise yalnızca kuzeybatı güzergahından çıkış yapılmaktadır. Ağrı Dağı doruğuna tırmanmak için haberleşme, taşıma güvenlik ve tırmanma açısından en rahat ve sık kullanılan rota güney rotasıdır.

* Doğubeyazıt’ta konaklayan dağcılar tırmanış için gerekli hazırlıkları burada tamamlayarak oto mobil ile Eli köyüne ulaşırlar. Burada su ikmali yapıldıktan sonra 7-8 saatlik bir yürüyüşle 2800 m. yükseklikteki ilk kamp yerine varılır ve burada geceleme yapılır. 2. gün 4-6 saatlik bir tırmanışla 4200 m. dolaylarında ikinci kamp yerine ulaşılır. Doruk tırmanışı için krampon, buz kayması ve ip alınması zorunludur. 8-10 saatlik tırmanışla doruğa ulaşılır ve birinci kamp yeri olan 2800 m. ye dönüş yapılır.

DAĞCILIK/Beydağlar/Erciyes Dağı

Yazar tarih Eki 5th, 2008

 

Antalya-Beydağlar

Toros Dağlarının batı uzantısı olan Beydağları, Antalya Körfezi’nin batısında kuzey – güney doğrultusunda körfeze paralel olarak uzanır. Teke Doruğu, Bakırdağı, Tahtalı Dağ ve Kızlar Sivrisi önemli doruklarıdır. İçlerinde en yüksek olanı 3069 m. ile Kızlar Sivrisidir.

Yılın 300 günü havanın açık olduğu dağa bir günde zirve yapılabiliyor. Zirveden denizi ve Antalya’yı izlemek tırmanışın tüm yorgunluğunu unutturuyor. Eğer uykunuzdan fedakarlık edip güneşin doğuşunu burada yakaladığınızda gözlerinizi kamaştıracak kadar parlak bir gün doğumuna şahit olursunuz.

Yamaç paraşütü yapak isterseniz ve iyi bir hava yakalarsınız muhteşem bir manzarayla karşılaşırsınız. Ayrıca Bey dağları önemli bir dağcılık merkezi olmanın yanında önemli bir kış turizm merkezidir.

Yükseklik 3069 m.
Konumu Toros dağlarının Antalya il sınırları içinde kalan batı bölümünü oluştururlar. Akdeniz kıyıları boyunca kuzey-güney doğrultusunda uzanırlar. Yılın her mevsimi gezi ve tırmanışlar için uygundur. Kış ayları dışında en uygun zaman Nisan, Mayıs ve Haziran aylarıdır.
Özellikleri Genellikle kalker kayalardan oluşan bu sıradağlar, değişik orman örtüleri ile kaplıdır. Bu dağlar üzerinde çok sayıda dağ dorukları yer alır.
Ulaşım Tırmanışlar için en uygun yaklaşma yeri Antalya- Antalya-Kemer ve Antalya-Elmalıdır. Antalya; İstanbul ve İzmir’e deniz kara ve hava yolu, Ankara’ya hava ve karayolu ile bağlıdır.
Tırmanışlar Beydağlarının en yüksek doruğu olan Kılarsivrisine (3069 m.) tırmanış Elmalı üzerinden yapılır. Buradan otomobil ile çevresi sedir ormanları ile kaplı Çamçukuru yaylasına gidilir. Çamçukuruna kamp kuran dağcılar, bir gün içinde doruk çıkışını yapar ve dönerler. Buzdağlarının en ilginç gezi ve tırmanışı Tahtalı Dağındadır, 2360 m. yükseklikteki bu dağ 2000 m. yüksekliğe kadar değişik türde orman örtüleri ile kaplıdır. Orman örtüsünden sonra dağ çayırları bulunur. Tahtalı Dağa çıkış için Kemer’den otomobil ile dağın kuzeyindeki Soğukpınar’a (Soğucaksu) çıkılır. Burada kamp yeri seçilir. Doruk tırmanışı Akdeniz’i gören sırtlar üzerinden yapılır. Tırmanış sırasında her an görünüm ve manzara değişir 

 
Kayseri-Erciyes Dağı

Kentin simgesi haline gelen ve tepesinde her zaman duman ve kar bulunan Erciyes Dağı 3916 m. yüksekliğinde dev volkanik bir dağdır. Püskürttüğü lavlar sonucunda Peri bacalarını oluşturan dağ antik çağlarda eteklerinde yaşayan Mezeke haklını o kadar etkilemiştir ki, Mezekeliler sikkelerinde tepesinden lav püsküren Erciyes Dağını resmetmişlerdir. Dağa çıkmayı ilk başaran 1837 yılında W.J. Hamilton’dur. Dağa çıkan ilk Türk ise 1924 yılında Miralay Cemil Cahit Beydir.

Erciyse bir dağcılık merkezi olmasının yanı sıra Türkiye’nin önemli bir kış turizm merkezidir. Ayrıca Dağın zirvesine çıktığınızda hava açıksa Kapadokya’ dan Toroslar’ a kadar uzanan bir bölgenin muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz.

Yükseklik 3916 m.
Konumu Orta Anadolu’da Kayseri ilinin hemen güneyinde yükselir.
Tırmanış Zamanı Yaz tırmanışları için en uygun zaman Mayıs-Ekim ayları arasıdır.
Özellikleri Sönmüş genç bir volkan dağ, Orta Anadolu’nun en yüksek doruğudur. Dağın kuzeyinde 700 m. uzunlukta bir dağ buzulu vardır. Doğu yüzünde 2100-2900 m. yükseklikte yer alan Tekir yaylası bir kış sporları merkezidir. Telesiyejden sonra kamp yeri olan Çobaninine kışın yürüyerek yaklaşık 2,5-3 saatte gidilir. Tırmanış genellikle çoban ininden mola taşına kadar bir saat sürer. Mola taşı tam şeytan deresinin ağzındadır. Buradan, küçük zirve yaklaşık 2-3 saat sürer. Kış ayları Şeytan deresinde çığ tehlikesi olabilir. Bahar aylarında taş düşmesi yüzünden (Mayıs, Haziran ayları) kask kullanılması gerekir. Tur kayağı ile zevkli tırmanışlar yapılabilir.
Ulaşım ve Konaklama Ankara ve İstanbul’dan Kayseri’ye otobüs, tren yada uçakla ulaşılabilir. Tekir yaylasında 100 yataklı kaloriferli ve telefonlu bir dağ evi mevcuttur. Kayseri’de çeşitli konaklama ve lokanta tesisleri bulunmaktadır. Tekir yaylasında ayrıca özel idareye ait 100 yataklı yeni ve modern bir otel işletmeye açılmıştır.

Tırmanışlar

Malzemeler Krampon, İp, Kazma, Kask, Muhtelif Emniyet Malzemeleri (Sikke, Buz Burgusu vb), Kamp Malzemesi
Tekir Yaylasından Tırmanış En emin tırmanıştır. Kayseri’ye 25 km. uzaklıktaki dağ evine Hisarcık üzerinden gidilir. Dağ evinden 8-10 saatlik bir sürede ana doruğa çıkış ve iniş gerçekleştirilir. Kuzeybatıdan Tırmanış: Erciyes için biraz güç ancak zevkli bir tırmanıştır. Kayseri’den otobüs yada otomobil ile Hacılara gidilir. Buradan Akın yurdu üzerinden geçilerek Sütdonduran yaylasında (2850 m.) kamp kurulur, tırmanışa devam edilerek doruğa ulaşılır.

CORUM

Yazar tarih Eki 5th, 2008

GENEL BİLGİLER

Yüzölçümü: 12.820 km²

Nüfus: 609.863 (1990)

İl Trafik No: 19

Karadeniz Bölgesinin İç Anadolu?ya açılan kapısı olan Çorum İli , Anadolu kültür mozaiği içerisinde eşsiz bir konuma sahiptir.

Günümüzden 7 bin yıl öncesine ait kültürel verilere rastlanan Çorum?da, ilk organize devleti kuran Hititlerin ilk başkenti Hattuşa bulunmaktadır.

Hattuşa Anadolu?nun kalbinde, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine alınmış ülkemizdeki 9 değerden biridir. Hitit uygarlığı en az Mısır Uygarlığı kadar eski ve zengin bir uygarlıktır. Hititlerle Mısırlılar arasında yapılan Kadeş Antlaşması metin tabletleri Boğazköy?de bulunmuştur.

Hititlerin diğer önemli kült (dini) merkezlerinden sayılan, arkeolojide Arinna olarak bilinen Alacahöyük Ören Yeri; 13 Kral Mezarı , Hatti Tunç Güneş Kursu ve Sfenksli Kapıları ile görülmeye değer tarihi bir yerdir. Ulu Önder Büyük Atatürk?ün bizzat direktifleriyle ilk milli kazılarımızın başlangıç noktası olması ile de önem arzeder. devamı »

ÇOCUKLARA SAĞLIKLI BESLENME ALIŞKANLIĞI KAZANDIRMA

Yazar tarih Eki 5th, 2008

Çocukların beslenme alışkanlıkları; ailenin sosyal ve ekonomik durumu, eğitim düzeyi, alışkanlıkları, gelenek ve görenekleri, dinsel inançları, çevre koşulları gibi çok çeşitli etkenlerin etkileşimi ile oluşur. Yeterli ve dengeli beslenme düzeni, iyi alışkanlıkları olan ailede büyüyen ve zamanında ek besinler verilmeye başlanan çocuklara iyi beslenme alışkanlıkları kazandırmak kolaydır. Bu çocukların beslenmesinde önemli sorun çıkmaz. Kazandırılması gereken davranışlar ancak sağlam bir eğitimle yerleştirilebilir.

Çocuğa iyi beslenme alışkanlığı kazandırmada; annenin ve öteki aile bireylerinin çocuğa ve birbirlerine davranışlarının uyumlu, ölçülü, tutarlı ve sevecenlik içinde olması önemli rol oynar. Çocuğu eğitmek görevini ve sorumluluğunu paylaşan bireylerin, çocuğun beslenmesi konusunda hoşgörülü ve anlayışlı davranışlarında bir sınırlılık olması gerekir. Ancak sınırların da sınırları aşılmamalıdır. Katı yasaklar ve cezalandırma, sınırsız hoşgörü, çocuğun her istediğini verme ve yapma gibi davranışlarla iyi alışkanlıklar kazandırılamaz.

Aile bireylerinin tutum ve davranışlarının ölçüsüz ve dengesiz olması, çocuğun ruhsal durumunun değerlendirilememesi, eğitim düzeyinin düşük olması, değer yargılarının gerçekçi olmaması, bireyler arasında uyumsuzluk gibi çok çeşitli etkenler çocuğun beslenmesini ve iyi alışkanlıklar kazanmasını zorlaştırır. Çocuk, aile bireylerinin beslenme konusunda söylediklerinden çok yaptıklarından etkilenir ve onların yaptıklarını taklit eder.

Beslenme saatleri ve aile sofrası, çocuğun beklediği mutlu bir olay durumuna getirilmelidir. Aile sofrasında tartışma, sürtüşme, acı ve üzüntü verici konuşmalar yapılmamalı, çocukla da ilgilenilmelidir. Büyükler; belirli yiyecekleri sevmediklerinden; çocuğun az yediğinden, iştahsız olduğundan ve bazı besinleri sevmediğinden söz etmemeli, başka çocuklarla karşılaştırma yapmamalıdırlar. Kendi kendine yeme becerisi gelişinceye dek çocuğa yardım edilmeli, sonra çocuğun kendisinin yemesi sağlanmalı, çocuğa aşırı yardım edilmemelidir. Anlayabilecek yaşta ise, çocuğun hoşuna gidebilecek konuşmalar açmalı, ilgisi yönlendirilerek sorularından ve fırsatlardan yararlanılarak iyi alışkanlıklar kazanmasına yardım edilmelidir. Yine, kendi kendine yiyebilecek çocuğa başkasının yedirmesi de doğru değildir.

Çocuk beslenmesinde yapılan yanlışlardan biri de, çocuğun isteklerini ön plana alarak tek lezzetteki besinlere alıştırılması, bazılarına ise diyette yeterli yer verilmemesidir. Örneğin çocuk, şeker, çikolata ve benzeri tatlılara aşırı düşkünlük gösterecek şekilde alıştırılır, bunlar ödüllendirme, avutma, sevindirme aracı olarak kullanılır; diyette zamanında sebze ve meyve bulundurulmaz. Bu durumları önlemek için, çocuk küçükken yemeğinde her lezzetteki besinlere yeterince yer verilmelidir. Yemek ve kahvaltı sırasında ya da aralarında şekerleme, pasta, kurabiye, kolalı içecek ve benzerlerine alıştırılmamalı, yalnız bu tür besinlere yasak da konmamalıdır.

Çocuk, zevk aldığı bir oyun oynarken yemeğe çağrılmamalı, gerekirse yemeğe yakın, ilgisi başka yöne kaydırılmalıdır. Yorgun, huzursuz ve kuşkulu olduğu anlarda yedirilmeyip biraz beklenmelidir. Bu anlarda yemeğe zorlanırsa, beslenmeye ilgisi azalacağı gibi sindirim güçlüğü de çekebilir. Ayrıca, yiyeceklerin çok sıcak ve soğuk da olmaması gerekir.

Okul öncesi çocuklarına kişisel temizlik alışkanlıklarının da kazandırılması gerekir. Yemekten önce ve sonra ellerinin yıkanması, dişlerinin temizliği, yıkanmadan meyve yenilmemesi gibi konularda çocuklara iyi alışkanlıklar kazandırılmalıdır. Çocuğa, sağlıklı beslenme, kişisel bakım ve temizlik kurallarına uyma, günlük yaşantının olağan bir parçası olarak benimsetilmeli; bu konularda aile büyükleri öğüt vermekten çok örnek davranışlarda bulunmaya özen göstermelidirler.

Çocuklara dengeli beslenme alışkanlığı kazandırmada sık yapılan ve yapılmaması gereken davranışlardan bazıları şunlardır:

1. Zorlama, tehdit, korkutma: Zamanında ve yeterli miktarda yemediği, etrafı kirlettiği, çok yediği için ya da başka nedenlerle çocuğa maddi ve manevi baskı yapmak, bağırmak, korkutmak, zorla yedirmeye çalışmak, cezalandırmak gibi davranışlar çocuk üzerinde sonradan düzeltilemeyecek zararlı izler bırakır ve bu yollarla iyi sonuç alınmaz.
2. Çocuğun her istediğini yapmak ve yedirmek: Çocuğa aşırı ilgi göstermek, sonsuz hoşgörü, onun isteklerine boyun eğmek, ne istiyorsa yapmak, vermek gibi davranışlar çocuğa iyilik değil kötülüktür. Sınırsız hoşgörü ile, ölçülü, dengeli bir kişilik yapısı gelişemez.
3. Eğlendirerek yedirmek: Şarkı söyleyerek, dans ederek, televizyon seyrettirerek, peşinde dolaşarak ya da benzeri hareketlerle ilgisini başka yönlere kaydırma yoluyla çocuğa yemek yedirmeğe çalışmak doğru değildir.
4. Acele ettirmek ya da oyalamak: Çocuk yemek yerken çok acele ettirmek, gereksiz yere oyalanmasına göz yummak uygun bir tutum değildir.
5. Yarıştırma, kıskandırma: Yeterli yemediği için başka çocuklardan cılız ve çelimsiz olduğunu, başka çocukların iyi yediğini söylemek, kıskançlık duyurarak yedirmeye çalışmak gibi davranışlar yanlıştır.
6. Pazarlık, yalvarma, ödüllendirme: Yemeğini ya da belirli bir yiyeceği yediği taktirde çocuğa oyuncak, şekerleme, çiklet almaya söz vermek, istediği bir yere götürmeyi beslenmeyle ?pazarlık? konusu yapmak ve yemesi için yalvarmak gibi davranışlar doğru değildir. Bir an için olumlu sonuç alınabilirse de, bu ve benzeri yollarla çocuk eğitilemez. Yemeği, istediğini elde etmek aracı ve pazarlık konusu yapmaya başlayan, dediğini ailesine yaptıran bir çocuk üzerinde bir disiplin kurmak bir yana, aile çocuğun tutsağı olmaya başlar. Bir an için sevinç kaynağı olabilen bu ?kolay elde etmeler, kolay ödüller? yaşam boyu mutsuzlukların, başarısızlıkların, tutarsızlık ve uyumsuzlukların başlangıcı olur.

Çocuğun beslenmesi ve eğitim sorumluluğunu taşıyan bazı kişiler çocuğun ne pahasına olursa olsun yemesini isterler ve genellikle başka türlü yediremediklerinden, yukarıda belirtilen yollara başvurduklarından yakınırlar. Oysa, çocuk sağlıklı ise zorlamadan, üzerine aşırı düşülmeden de yemeğini yiyebilir. Aşırı çaba gösterme yerine, çocuğun birkaç öğün yeterince yememesini sorun haline getirmemeli, yiyecek istemesi beklenmelidir. Çünkü normal olan çocuk birkaç öğün az yemekle bir şey olmaz. Normal olan çocuk acıkacağından, onun yemek istemesinin beklenmesi daha doğru olur. İştahsız ve büyüme geriliği olan çocuklarda bir hastalık olabileceği düşünülmeli ve doktor kontrolünden geçirilmelidir.

İyi beslenme alışkanlıklarının kazandırılmasında çocuğa yalnız kısa süreli zevk verecek davranışlarda değil, daima çocuğun geleceği de düşünülerek sevecen, hoşgörülü olması, disipline dayanan eğitim yolu uygulanmalıdır. Bunun sınırları çocuğun yapısal, psikolojik ve sosyal çevresinin özelliklerine göre belirlenmelidir.

CINKO

Yazar tarih Eki 5th, 2008

Yetişkin insan vücudun da ortalama 2 – 3 g kadar çinko bulunur. Bunun önemli kısmı karaciğer, kemikler, epitel dokular, pankreas ve böbreklerdedir. Kanadaki çinkonun % 75?i kan hücrelerindedir.
Yirminci yüzyılın ilk yarısında çinkonun laboratuar hayvanları için elzem bir besin öğesi olduğu ortaya konmuştur. Bu yıllarda, çinkonun beslenmedeki önemi üzerinde bir çok araştırma yapılmıştır. Bu arada laboratuar hayvanlarında çinko yetersizliği deneysel olarak gösterilmiştir. Çinko yetersizliğinde laboratuar hayvanlarında büyümenin durması, epitel dokuda bozukluklar ve tüylerde anormallikler gibi belirtiler başta gelmektedir. Özefagus ve deride epitel hücrelerin kalınlaşması ve sonuçta tüy dökülmesinde yetersizlik belirtilerindendir. Ağır yetersizlik durumlarında erkek farelere, testislere atrofi ve cinsiyet organlarında küçülmeler görülmüştür. Çinkodan yetersiz yemle beslenen tavuklarda yetersizlik belirtileri fazla görülmemekle birlikte o tavukların yumurtasından çıkan civcivlerde bozukluklar ortaya çıkaktadır. Bu civcivler kısa sürede ölmekte ve doğuştan organ ve iskelet bozuklukları sık görülmektedir. Kuzu ve danalarda deneysel olarak çinko yetersizliği gösterilmiştir. Yetersizlik belirtiler; büyüme geriliği, iştahsızlık ve hiperkeratosiz ve parakeratosiz denen cilt yaraları, eklemlerde şişme ve sertleşme şeklindedir.
Bin dokuz yüz altmış yıllarında, Mısır Arap Cumhuriyeti , Türkiye ve İran?da insanlarda da çinko yetersizliği görüldüğü rapor edilmiştir. Bu ülkelerde yapılan araştırmalarda cücelik, cinsiyet organlarını gelişmemesi (hipogonadizm), karaciğer ve dalak büyümesi (hepatosplenomegali) gibi durumların çinko yetersizliği ile ilgili olduğu sonucuna varılmıştır. Cücelerin kanlarındaki ve idrarlarındaki çinko düzeyi kontrol gurubundakinden daha düşük bulunmuştur. Bu belirtiler, çinko tedavisine, diyette yapılan diğer değiştirmelerden daha olumlu cevap vermişlerdir. Çinko ile tedavi edilenlerde büyüme, cinsiyet organları, karaciğer ve dalakta olumlu değişmeler görülmüştür. Yine cücelerin saçlarında kontrol gurubundan daha az miktarda çinko bulunmuş ve çinko tedavisi ile miktarlar arttırılmıştır.
Çinko yetersizliği biyokimyasal göstergeleri; Plazma çinko düzeyi 70 meg/dl altında, idrar çinkosu 150 mcg/gün altında, saç çinkosu 80 – 100 mcg/g civarında olarak belirlenmiştir.
İşlevleri
Çinko 200?den fazla enzimin bileşiminde bulunur. Karbonik anhidra, alkalen, fosfataz, pankreatik karboksipeptidaz A ve B, alkoldehidrogenaz, gliseraldehid 3- fosfatdehidrogenaz ve malat dehidrogenaz bunların önemli olanlarıdır. Yine DNA ve RNA sentezinde rol alan DNA polimeraz, RNA polimera, timidin kinaz enzimleri için çinko gereklidir. Çinko yetersizliğinde nu enzimlerin bazılarını testislerinde, kemiklerde, özefagusta ve böbreklerde azaldığı bulunmuştur.
Çinkodan yetersiz beslenen hayvanların, karbonu işaretlenmiş karbonhidrat ve yağları kontrol gurubu kadar, işaretlenmiş amino asitlerin ise çoğunluğunu, CO2 e kadar okside ettikleri bulunmuştur. Bu bulgular çinkonun enerji metabolizması ve hücre bölünmesi ile ilgili olduğunu göstermektedir. Çinko hücresel bağışıklıkta da rol almaktadır. Yetersizlik durumunda timusta bozulma, doğal öldürücü hücre aktivitesinde azalma gözlenmiş, çinko verildiğinde bağışıklıkla ilgili T hücre göstergelerinde, timopoitin üretiminde düzelme gösterilmiştir. Çinko antioksidant savunma sistemi enzimlerinden süperoksit dismutaz için de kofaktördür. Bu enzim radrasyon ve kimyasal oksidantlara karşı hücreyi korur.
Çinko, insulin hormonunun bileşiminde yer alan insulinin depolanmasına ve salgılanmasına etkisi incelenmiş, fakat bu ilişki henüz yeterince aydınlatılamamıştır. Bunun yanında çinkonun fare ve insanlarda yaraların iyileşmesinin uyarılmasında rolü olduğu gözlenmiştir. Ayrıca, bazı hastalıkların, çinko metabolizmasındaki değişiklikle ilgili olduğu gözlenmiştir. Alkoliklerdeki sirozda, serum ve karaciğerdeki çinko miktarı azalmakta, idrardaki çinko atımı artış göstermektedir. Pernisiyöz anemide, kırmızı kan hücrelerinde çinko miktarı artmaktadır. Lösemide, granüllerdeki çinko miktarı azalmaktadır. Çinkonun bu hastalıklara ilişkisini yeterince ortaya koymak için daha geniş araştırma verilerine gereksinme vardır. Serumdaki çinko düzeyi bir çok enfeksiyonda ve kuvaşiorkorda azalmaktadır. Bunu yanında, .inko yetersizliğinde tat algılamada azalma karanlığa uyumun azalması, sinir ve sindirim sisteminin bozuklukları gibi belirtilerin görüldüğü bildirilmiştir.
Çinko Kaynakları ve Gereksinimi
Çinko, yiyeceklerimizin çoğunda bulunur, fakat bunların bazılarındaki çinkodan insanın yaralanması güçtür.

Tablo: I-30 bazı yiyeceklerin çinko değerlerini göstermektedir.
Tablo: I – 30_ Bazı besinlerin Çinko Değerleri (100 g yenebilen besinde mg olarak)

Besin                                                   Ortalama çinko miktarı                                Besin Ortalama                                              çinko miktarı mg
Et                                                                          2.00                                                           Patates                                                                    0.30
Karaciğer                                                         4.00                                                            Havuç                                                                      0.25
Balık                                                                   0.50                                                            Domates                                                                  0.20
Süt                                                                      0.34                                                            Makarna                                                                   0.57
Yumurta                                                         0.20                                                             Pirinç                                                                         0.30
Peynir                                                               2.40                                                             Bulgur                                                                       2.08
Badem içi                                                        2.56                                                              Ekmek (Beyaz)                                                        0.57
Ceviz                                                                 2.26                                                              Zeytin                                                                         0.30
Elma                                                                0.09                                                              Yeşil sebze                                                                0.38
Kuru fasulye                                                 1.02                                                              Mantar                                                                        1.30
Karnahabahar                                             0.29                                                               Buğday embriyosu                                                16.70
Buğday                                                             2.08

Hayvansal yiyeceklerdeki çinkonun emilimi genellikle bitkisel yiyeceklerdekinden daha yüksektir. Yalnız bitkisel besinler alındığında diyetteki çinkonun emilimi % 10 civarında iken, karışık, dengeli bir diyetteki çinkonun emilim oranı % 40?a çıktığı belirtilmiştir. Çinkonun emilimi etkileyen etmenlerden fitatlar ve kalsiyum üzerinde bir çok araştırma yapılmıştır. Tavuk, domuz ve fare gibi hayvan türlerinde kalsiyum ve fitatların çinkonun emilimini engellediği gösterilmiştir. Yalnız işkembeli hayvanlarda bu etki görülmemiştir. Kalsiyum, fitat ve çinko etkileşimleri üzerinde yapılan incelemeler, kalsiyumun ancak fitatların varlığında çinko ile antagonist ilişkisi olduğunu göstermiştir. Kalsiyum- fitat bileşiği çinko ile birleşerek emilemez bileşik ortaya çıkmakadır. Diyette çok az fitat bulunduğu zaman kalsiyumun antagonist etkisi ortadan kalkmaktadır. Diyetteki fazla miktardaki fostatların bakır ve demirinde çinkonun emilimini azalttığı bildirilmektedir. Demirin çinkoya olan oran 2:1?in üstüne çıktığında çinko emilimi azalır. Kadmiyumun da çinko için antagonist olduğu gösterilmiştir. Kadmiyum, metabolizmada çinkonun yerine geçerek çinkonun işlevini engellemektedir.
Çinkonu emiliminde pankreastan sentezlenerek ince barsağa salgılanan pikonilik asidin rol aldığı bildirilmiştir. İnsan üstündeki çinkonun kullanılma oranı diğer sütlerden daha yüksektir.
İran?da ve ülkemizde yapılan daha çok köylerde kullanılan tam buğday unundan yufka ekmekte, kentlerde kullanılan mayalı beyaz ekmeğe oranla çok daha fazla fitat bulunduğu rapor edilmiştir. Buğdayın kepeğinin ayrılması yanında fermentasyon işlemlerinin, ekmekteki fitat miktarını azalttığı bulunmuştur. Köysel bölgelerde rastlanan çinko yetersizliği belirtilerinin, köylülerin diyetinde esas olan yufka ekmekle çok miktarda alınan fitatlardan ileri geldiği sonucuna varılmıştır.
Ekmeğin yapılış yöntemi ve kepek miktarı, bu ekmeklerin yer aldığı diyetlerdeki çinkonun emilimini etkilemektedir. Tam buğday unundan mayalandırılmadan yapılan yufka ekmeğin bulunduğu diyetten çinko emilmemektedir. Aynı undan mayalandırılarak yapılan ekmeğin kullanıldığı diyetteki çinkonun emilim oranı ise kepeği alınmış undan mayalandırılarak yapılan ekmeğin kullanıldığı diyete göre düşük bulunmuştur.
Buğday unundan ekmek yapımında önce mayalandırma işleminin uygulanıp fitat değerinin düşürülmesi, böylece buğdaydaki çinko, demir, kalsiyum ve diğer besin öğelerinin emilme oranın artırılması yararlı görülmektedir. Günlük alınan posanında 25 gramı geçmemesi çinko ve demirin emilimi yönünden önemlidir. Ülkemizde önemlikle köysel bölgelerde, buğday unundan, mayalandırılmadan yapılan yufka ekmek fazla miktarda tüketilmektedir. Bu tür ekmeklerin kepekli olanların 100 gramlarında 104 mg fitat bulunurken, % 80 randımanlı undan yapılan yufkalarda 146 mg fitat olduğu saptanmıştır. Bu undan yapılan mayalı ekmeklerde fitat miktarı 50 – 0 mg?a düşmektedir. Kuru baklagiller önceden ıslatılıp uygun şekilde pişirildiklerinde çinkonun emilimi artar.
Yetişkin insanın günlük emilebilir çinko gereksinmesi 2.2 mg civarındadır. Diyetteki çinkonun ortalama % 10?unun kullanıldığı düşünülürse günlük 22 mg, % 20 sinin kullanıldığı düşünülürse 11 mg çinko alınması gerekmektedir. Gebe ve emzikli kadınların gereksinmesi daha yüksektir. Diyetli alınan çinkonun emilim oranının yükselmesi gereksinmeyi azaltır. Alınan çinkonu % 30?uemilirse günlük 7.1 mg çinko gereksinmeyi karşılar. Karışık, fazla fosalı olmayan bir diyette günlük 13.2 mg çinkonun gebeler için yeterli olduğu bildirilmiştir. Et bulunan diyetlerde çinko emilimi % 30- 40 ?a kadar çıkabilmektedir. Karışık bir diyette kg başına 0.2 mg çinko önerilir. Aşırı alım sakıncalıdır. Günlük 50 mg aldığında HDL kolesterolde düşük gözlenmiştir.

Eklenme: 09-05-2007

Cin

Yazar tarih Eki 5th, 2008

Hollanda Leiden Üniversitesi kimyagerinden ?Franciscus dela Boe? takma adı ile Dr. Sylvius, gezginlerin yorucu yolculuklarında onları zinde tutabilecek hastalandığı zaman iyileştirebilecek bir ilacı bulmayı düşlüyor.Bu amacına ulaşmak içinde günlerini gecelerini laboratuvarın da geçiriyordu.
Dr.Sylvius çalışmalarına devam ederken bir gün çavdarlardan damıtma yoluyla bir alkol elde etmiş, onuda ardıç tohumlarıyla ikinci kez damıtarak yeni bir ilaç bulmuştu. devamı »

CIN (Cin)

Yazar tarih Eki 5th, 2008

Cin arpa, mısır, çavdar, ardış tohumlarının damıtılması ve aroma tadı veren böğürtlenlerle tatlandırılarak elde edilir.Cinin tadı içindeki aromanın cinsine göre değişiklik gösterir. Genelde susam, kişniş, bergamut, badem, melekotu , dereotu, yeşil limon ve portakal kabuğu katılarak aromandırılır. Yüksek alkollü bir içkidir. Alkol derecesi 40-47 arasındadır. Eskitilmeden şişelenen bir içkidir. Ülkemizde tekel tarafından üretilen cin, 47 alkol derecesine sahiptir. 5 cl,35 ve 70 cl hacimli şişelerde satışa sunulmaktadır.

Cin ilk defa 17.yy.?da Tıp doktoru Sylvius tarafından Hollanda da üretilmiştir. İngilizlerin milli içkisi haline gelmiştir. Diğer içkilere nazaran daha saf ve serttir.

Dünyada Amerikan ve İngiliz cinleri aranan içkilerdir. Ancak Amerikan ve İngiliz cinleri birbirinden ayıran iki faktör vardır.
1-İngiltere de üretilen cinler ABD de üretilen cinlere göre daha az sıcaklıkta damıtılmaktadır. Dolayısıyla bu durum İngiliz cinlerinin daha fazla hububat özelliği taşımasına neden olur.
2-İngiltere de üretilen cinler ABD de üretilen cinlere nazaran yapı olarak daha yoğundurlar Buda su oranının az olmasındandır. Bunlardan başka birde Hollanda da üretilen Cenieure ve Hollanda tipi vardır. bunlar özel aromatik bir tada sahiptirler. Beyaz cinin özelliğini taşımadıklarından diğer içkilerle karıştırılamazlar yani kokteyl yapılamazlar.

Cinin kullanılmasında Dry cin, Extra cin, Dry cin London , Dry cin gibi pek çok kelimeler kullanılmaktadır.bunlar aşağı yukarı aynıdır fakat tatlılık ve sertlik ayrıdır.

DÜNYACA ÜNLÜ CİN MARKALARI

London Dry Cin,Gordons,Beefeter ,Gilbeys, Seagroms,Hope?s Dry cin ,Plymouths Dry cin,Booth?s Dry cin ,Nicholson Dry cin, white cin, Robinson cin, Gilbeys cin.

CİN SERVİSİ

Cin çeşitli şekillerde servis yapılır. Kullanım alanında oldukça geniş bir içkidir. Cin soğuk olarak servis yapılır.

1-Sade(sek) : 3-4 cl viski bardağına konulur ve herhangi bir katkı ilave edilmez. İçine iki parça buz konur. Tepsi ile konuk masasına getirerek konuğun sağından servis yapılır.
2-Cin on the rocks : 3-4 parça küp buz ile on the rocks bardağında sunulur.
3-Cin soda veya tonik : Cinin en yaygın kullanımı soda ve tonik ile de servis yapılmasıdır.Cin soda ve tonik ile servis yapıldığında bardak olarak viski tumbler olarak kullanılır.
Genellikle çok tercih edilen cin tonik şu şekilde hazırlanır: Bardağa bir ölçü 4cl cin konulur ve üzerine arzuya göre soda veya tonik ilave edilir. Bardağa bir dilim trns limon konulur. Bazen dilimlenmiş limon bardak kenarına konur. Arzu eden konuklar , limon dilimini bardağa atarlar.Cin tonik bu şekilde bardağa hazırlanıp tepsiyle konuk masasına getirip konuğun sağından servis yapılır.

Diğer bir yolda cin toniğin konuk masasında hazırlanmasıdır. Bu durumda cin ve limon bardağa konulduktan sonra tonik ve soda şişesi ile birlikte masaya getirip bardak konuğa servis yapıldıktan sonra tonik soda şişesi açılarak arzu edildiği kadar ilave edilir. 4-Kokteyl olarak :cin çeşitli meyve suları ile de karıştırılarak servis yapılır .örneğin; vişne,portakal ve diğer meyve suları ile karıştırılabilir. Yine renksiz bir içki olarak cin,birçok ünlü kokteylin ana içkisidir

EN ÇOK KULLANILAN ÜNLÜ CİN KOKTEYLERİ

Tom collins,cinfizz,Gibson,Cin sling ve Alaxander martinidir.

KAYNAKLAR:

Servis teknikleri uygulaması
Barlar yönetimi
www.kokteylim.com

CANKIRI

Yazar tarih Eki 5th, 2008

GENEL BİLGİLER

Yüzölçümü: 8.454 km²,Nüfus: 279.129 (1990),İl Trafik No: 18

Yılın yarısında karlarla kaplı yüce dağları, topraklarının üçte birini kaplayan ormanları, kamp, karavan, yaya ve atlı yürüyüş, bisiklet, fotoğrafçılık ve avcılık gibi pek çok turizm çeşidine elverişli yaylaları, zengin termal kaynakları ve içmeleri, yüzyıllardır yaşatılan kültürel değerleri, sevecen insanları ve geleneksel konukseverliği ile doğayla baş başa kalmak ve şehir hayatından uzaklaşmak isteyenler için idealdir. devamı »

Çanakkale

Yazar tarih Eki 4th, 2008

Kıyılarıyla Avrupa ve Asya’yı birleştiren Marmara ve Ege Denizini birbirini bağlayan Çanakkale savaşlarının en kanlı muharebelerinin cereyan ettiği, çok sayıda şehitlik, anıt ve mezarlıkların bulunduğu Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı, Troya, Assos gibi eski uygarlık merkezlerinin beşiği olan il iç ve dış turizmde önemli bir yer almaktadır.Yüzölçümü: 9.737 km²,Nüfus: 432.263 (1990),İl Trafik No: 17 devamı »

« Önceki - Sonraki »